HAYATIN OLAĞAN AKIŞI

Paylaşarak Destek Olun

Başlığa adını veren mevzu; karar makamının, iddia makamının ve savunma makamının kaleminden ve dilinden hiç eksik olmaz. Mevzunun zabıtlara ve dilekçelere geçen alışılmış hali, “hayatın olağan akışına uygunluk/aykırılık” olarak ifade edilebilir.

“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin celladı mahiyetinde olan ve gerekçe olma özelliğine bürünmüş olan bu ifade; hukuka ve hukuk ile muhatap olan vatandaşa haksızlık etme raddesine varmıştır. Temadi eden haksızlık zulüm olarak varlık kazanacak olduğundan; uygulama özelliği kazanmış ve Yüksek Mahkemelerce kabul görmüş olan bu ifade, artık zulüm aracı olmuştur.

Yargı; kararını takdir ve ilan etmektedir. Bu karar, gerekçe ile varlık ve itibar kazanmaktadır. Gerekçenin mevcut olmaması; o kararı itibarsız kılacak ve yok hükmüne düşürecektedir. Fiiliyatta ve yasal süreçte var ise dahi, hukuk nazarında yok hükmünde olacaktır.

Azımsanmayacak, hatta göze batacak sayıda kararın gerekçesinin yegane veya esas dayanağı; “hayatın olağan akışına uygunluk/aykırılık” üzerine kurulmuştur. İşin, neticeyi vahim ve hukuka aykırı kılan kısmı; somut olay ve deliller dairesinde varılan kanaatin ifadesinin, illiyet ile buluşturulmamasıdır. Yani sorun; hayatın olağan akışına uygunluğun somut olay dairesinde tanımlanmaması, somut olay ile olağan akış arasındaki buluşamamanın vasıflandırılmaması ve aradaki meçhul bağın takdir edenin zihninde saklı tutulmasıdır. Daha açık bir ifade ile izah lüzumunda; yargıç, savunmanın iddia ve beyanlarını somut olayın ruhu ile uyuşuk bulmamakta, savunmanın temelini hayatın olağan akışına uygun görmemekte, hayatın olağan akışına uygun olmadığı için savunmaya itibar etmemekte, sanık aleyhine hüküm kurmakta ve gerekçesini hayatın olağan akışına aykırılık olarak zikretmekte; lakin hangi beyan veya hangi olgunun hangi akışa ne surette uygunluk göstermediğini, hayatın olağan akışının ne olduğunu, hayatın olağan akışının somut olayda nasıl tanımlanması gerektiğini izah etmemektedir. Herhangi bir diyalog içerisindeki “senin söylediklerin kafama yatmadı arkadaş” söyleminin, neticesi itibariyle muhatabın tüm varlığını kestirip bir kenara attığı gibi; sebebi izah edilmemiş olağan akış gerekçesi de neticesi itibariyle aynı düzeyde ve mahiyettedir.

Şu hususu, kesin bir şekilde anlamak lazımdır. Karar; gerekçesi ile muteberdir, izahtan aciz olunmamalıdır ve hukuk felsefesi tatmin edilmelidir. Karar; kalbin, ruhun ve zihnin çemberinde; kendi aleminin somut kavramında, elle tutulabilmelidir.

İzah edilen hal üzere; hayatın olağan akışına atıf yapan kararlarda, eksiklik ve haksızlık mevcuttur. Zira makul bir illiyet bulunmamaktadır. Lakin asıl sorun, hayatın olağan akışının var olup olmadığıdır.

Hayatın, olağan bir akışı yoktur. Olmamıştır ve olamaz da…

Hayat; kanun maddelerinde zikredilen veya dava dosyalarında karşılaşılmış olan alternatiflerin ve olguların sayısı ve nitelikleri kadar basit ve anlaşılır değildir. Hayatın ve “hayatın içerisindeki olgular ile olaylar” olarak nitelendirdiğimiz bir kısım zerrelerin; sayısını bilmediğimiz kadar alternatifi vardır. Bu alternatiflerin birbirleri ile illiyetinde, sonsuzluğu hatırlatan ve birbirlerine kablo çekilmiş nice yollar vardır. Bunun bir bütün halinde veya hükme kifayet derecesinde fehmedilmesi; insanoğlunun hakkı, haddi ve harcı değildir.

Hayatın kendisi; olağan değildir. Çok yönlü, çok yollu, çok renkli ve takip edilemez bir akışı vardır. Bu akış içerisinde, insanlığın olağan olarak nitelendirdiği bazı mantıklar vardır. Yargı makamlarının tutunduğu ise sanki bu mantıktır aslında. Lakin bu mantığın yükü ağırdır. Önemsemezseniz veya küçümserseniz veya gücünüz yetmeden el atarsanız, belinizi kırarsınız. Altında hem siz hem de dahil ettikleriniz ezilir. İtirazımızın sebebi, dahil edilenlerin ezilmesidir.

İzahımız üzere; meselenin kaynağı, bir mantığın ilgilisinde var olduğu ve bu mantığın somut olayda esas kabul edildiği lakin izah edilmemesi ile haksızlık yapıldığının düşünüldüğüdür.

Bir bireyin veya üç bireyin; mantık kavramının etrafında binlerce yıldır ekseriyetle ve halen toplanamamış insanlığın gaflet seyrinde, içinde sakladığı bir mantıktan bahisle karar vermesi mantıklı değildir.

Zaten yargılama sürecinde hiçbir olgunun savunma makamı ve karar makamı arasında tartışılamadığı haliyle, işin mantığının da muhakeme edilmediği hukuk sistemimizde; kabul görebilecek bir illiyete ve mantığa ulaşmak mümkün değildir.

Kararı veren kişi; kurduğu mantığı, bu mantığın illiyetini, kurduğu illiyetin sebeplerini, sunduğu sebeplerin kurulan mantığın etrafında nasıl inkişaf ettiğini, bu toplaşmanın doğurduğu basireti; açık, net, anlaşılır ve tatmin edecek düzeyde izah etmelidir. Bu izaha eriştiği vakit; inkar ve itiraz edilemez bir gerekçe doğacak ve “hayatın olağan akışı” kavramına muhtaç kalınmayacaktır.

Hal böyle iken ve mevcut durum karşısında;
“hayatın olağan akışına uygunluk/aykırılık” kavramından bahisle ve salt bu sebeple gerekçe inşa etmek veya bu sebebi esas alarak gerekçelendirme yapmak, hukuka ve işin fıtratına aykırıdır.

“Hayatın olağan akışına uygunluk/aykırılık” ifadesini kullanmak suretiyle ve esasında mantık temelinden bahisle bir gerekçeyi kaleme alan kişinin; aklı, fikri, feraseti, basireti, mantığı, ruhu, kalbi, hukuk bilgisi ve illiyet algısı; işin muhataplarını şaşırtacak düzeyde aşkın olmalıdır. Bu ifade ve bu ifade ile gerekçe sunmak, herkesin yapabileceği bir iş değildir. Çok riskli ve tehlikelidir.

Bir beşerin hüküm vermesi için; hükme konu vakıayı, gözüyle görmüş olması lazımdır. Gözüyle görmemiş ise şayet, gözüyle görmüş kadar kani olması lazımdır. Kani olunması için; yüz ehil ile oturulan cemiyetin doksan kişisinin beyanında, “bu, doğru bir mantıktır” diyebileceği bir mantık ile yoğrulması lazımdır. Delillerin mantık fırınında pişirildiği bu iş, heybetli bir ferasete muhtaçtır.

“Hayatın; kendi dünyamızdaki olağan saydığımız hallerinin dışında olan ama aslında başka dünyaların olağan saydığı hallerini, olağan saydığımız akışa ne şekilde kodlamamız gerektir?” sorusunun ekseriyetle cevapsız kalması, işin sakıncasına doğrudan işaret etmektedir.

Yapmayınız ve kaçınınız…

Hürmetle…

Talip HALLAÇ

Paylaşarak Destek Olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir